BONO’DA ŞEKİL UNSURLARI


BONO’DA ŞEKİL UNSURLARI

Stj. Av. Sercan GENÇ

 

A.GENEL OLARAK

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda bono 776. İle 779. Maddeler arasında düzenlenmiştir. Bu maddelerde bononun özellikleri belirtilmekle yetinilmiş, diğer konularda ise poliçe hükümlerine atıfta bulunulmuştur. Dolayısıyla poliçeye ilişkin hükümler istisnalar dışında bonolar hakkında da uygulama alanı bulacaktır.

Türk Ticaret Kanunu (TTK) kambiyo senetlerinin geçerli bir şekilde tedavülde yer alabilmesi için katı şekil kuralları öngörmüştür. Bu şekil kurallarına uyulmadan hazırlanıp işleme konulan bonolar geçersiz hale gelecektir. Bu nedenle bu çalışmamızda bonoda bulunması gereken unsurların neler olduğunu ilgili kanun ve içtihatlar doğrultusunda inceleyeceğiz.

 

B.BONODA ZORUNLU UNSURLAR

Bononun unsurları Türk Ticaret Kanunu’nun 776. ve 777. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu maddelere baktığımızda poliçenin unsurlarına ilişkin düzenlemeler ile bonolara ilişkin düzenlemelerin paralel olduğunu görüyoruz.  TTK m. 776’da bonoda yer alması gereken unsurlar belirtilmiştir. Bu unsurların bazılarının alternatifi bulunmaktadır. Bazı hallerde devreye girecek alternatif unsurlar da TTK m. 777’de düzenlenmiştir. Yani TTK m. 777’de tamamlayıcı hükümler düzenlenmektedir.

 

B.1. Senet Metninde “Bono” ya da “Emre Yazılı Senet” Kelimeleri

“Bono” ya da “Emre Yazılı Senet” ibareleri ve eğer senet yabancı dilde yazılmışsa, o dildeki karşılığı senet metninde mutlaka yer alması gerekir. Bu kelimelerin senedin altına veya üstüne yazılması kabul edilemez. Bunun nedeni ise önceden düzenlenmiş adi bir senedi, sonradan altına veya üstüne “bono” kelimesi ekleyerek kambiyo senedi haline getirmeyi önlemektir. (1)

Türk Ticaret Kanunu m. 776/1/a’da yer alan ifadeler Eski Ticaret Kanunu’nda “bono” ya da “emre muharrer senet” şeklinde yer almaktaydı. Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda Türkçeleştirilmeye gidilmiş ve “emre yazılı senet” şeklinde düzenlenmiştir. Uygulamada ise alışkanlığa bağlı “emre muharrer senet” şeklinde yazılmaya devam edildiği görülmektedir. Hernekadar kambiyo senetlerinde katı bir şekilcilik benimsenmişse de senet metninde “emre muharrer senet” yazılmışsa bunu da geçerli kabul etmek gerekir.

Genel olarak bir kâğıdın bono olup olmadığını tespit ederken diğer unsurların yanında senet metninde “bono” ya da “emre yazılı senet”  ibareleri yer alıyor mu buna bakmak gerekir. Bu unsur bono bakımından o kadar önemlidir ki, eğer bononun diğer tüm unsurları bulunsa bile, sadece bu unsur yoksa veya “bono” kelimesi çizilmişse, bu senet artık bono olarak kabul edilemez.

 

B.2 Kayıtsız Şartsız Bir Meblağı Ödeme Vaadi

Ödeme vaadinin hiçbir şekilde kayıt ve şarta tabi tutulmaması gerekir. Kambiyo senetleri genelde temeldeki hukuki ilişkiden soyutlanır. Bu husus esas itibariyle senetlere tedavül yeteneği kazandırma amacını taşır. Bononun verilmesine neden olan temel ilişkiden kaynaklanan defiler yalnızca taraflar arasında ileri sürülebilir. Ancak bu defilerin 3. Kişilere karşı ileri sürülebilmesi için “bilerek borçlunun zararına hareket etme iradesi” aranmaktadır. Bu nedenle öncelikle bonoda temeldeki ilişkiyle bağlantı kuracak bir ibareye yer verilmemelidir.

Örneğin; bonoda “İş bu bono 17/02/2016 tarihli satım sözleşmesi karşılığında düzenlenmiştir.” şeklindeki ibare gerçeği yansıtsa dahi söz konusu unsura aykırılık teşkil eder. (2)

Herhangi bir şart söz konusu ise o senet bono olma özelliğini yitirir. Örneğin; bono bedelinin ödenmesini bir dairenin teslimi ya da kiracının daireyi boşaltması şartına bağlayan hallerde bono bedelinin kayıtsız şartsız olması unsuru ihlal edilmiş olur.

Ancak uygulamada bonolarda bazı ihtiyari unsurlara yer verildiğini görüyoruz. Örneğin; “bedeli malen alınmıştır” , “bedeli nakden alınmıştır” , “bedeli hizmeten alınmıştır” şeklindeki kayıtların geçerli olduğuna dair çok sayıda Yargıtay kararı mevcuttur. (3) Bu tarz ifadelerin yazılması bedelin kayıt ve şarta tabi tutulduğu anlamına gelmez. Uygulamada da bonoya sebep teşkil eden edimin niteliği bir anlamda bonoya yansıtılmakta ve bu tarz kayıtlara yer verilerek bedelsizlik iddiasının önüne geçilmektedir.

Bedelin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık ve belirli olması gerekir. Bu bedel parayla ifade edilir. Bu nedenle “meblağ” ifadesinin kullanılması çok daha doğru olurdu. Çünkü “bedel” kelimesi para dışında başka şeyleri de ifade edebilmektedir.

Meblağın belirli olmasının anlamı ise kesin bir rakam verilmesi gerektiğidir. Örneğin; “2000 TL veya 5000 Dolar” gibi alternatifli meblağ yazılamaz. Ancak “5000 Dolar veya karşılığı” şeklinde bir meblağ söz konusu olabilir.

Meblağın Türk Lirası ile ifade edilmesi zorunluluk değildir. Yabancı para cinsinden de olabilir. TTK m. 711’e göre yabancı para borçları açısından da kambiyo senedi düzenlemek mümkündür. Poliçelere ilişkin olan bu hüküm, yapılan atıf gereğince bonolarda da uygulama alanı bulur. Bu durumda yabancı paranın vadedeki Türk Lirası karşılığı ödenir veya yabancı para cinsinden ödenmesi için bono metninde “aynen ödeme kaydı” yer alabilir.

Uygulamada genellikle senet bedeli hem yazı ile hem de rakam ile gösterilir. Eğer hem yazıda belirtilen meblağ hem de rakam ile belirtilen meblağ aynı ise herhangi bir sorun meydana gelmez. Ancak rakamla gösterilen meblağ ile yazıyla gösterilen meblağ arasında fark var ise yazıyla gösterilen meblağa üstünlük tanınır. Yargıtay yerleşik içtihatlarında rakamın mı yoksa yazının mı esas alınacağı hususunda ancak değişiklik yoksa yazının esas alınacağını kabul etmektedir. (4) Yani TTK m. 676’da yer alan bu kural senet bedelinde herhangi bir değişiklik yapılmadığı takdirde uygulanır. Uygulamada senet metninde değişiklik yapıldığını sıklıkla görmekteyiz. Örneğin; senet bedeli hem rakamla hem de yazıyla 1.000 TL olarak yazılmasına rağmen, daha sonra bu bedel 10.000 TL olarak değiştirilmişse, senede 1.000 TL iken imza atanlar 1.000 TL’ye göre, 10.000 TL iken imza atanlar 10.000 TL’ye göre sorumlu olmaktadırlar.

Eğer bono üzerindeki meblağ, sadece yazı veya sadece rakamla birden fazla yazılmış olup da bu miktarlar arasında farklılık olursa, en az olanına itibar edilir.

Görüldüğünde ve görüldüğünden belli bir süre sonra ödenecek vadeli bonolarda vade hesaplanamadığı için vade tarihinden itibaren işleyecek faizin hesaplanarak bedele eklenmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Bu nedenle de faiz şartı konulabilir. Diğer bonolarda ise faiz şartı öngörülse bile bononun geçerliliğine halel gelmez fakat faiz şartı yazılmamış sayılır. Aynı şekilde faiz miktarının açıkça gösterilmemesi durumunda da faiz şartı yazılmamış sayılır.

 

B.3 Lehtarın Adı

İkili bir ilişki olan bonoyu tanzim ve imza ederek borç altına giren kişiye “düzenleyen” denilir. Düzenleyenin bonoyu imzalayıp kendisine verdiği ilk senet alacaklısına da “lehtar” diyoruz. TTK m. 776/1/e ‘de düzenlenen “kime veya kimin emrine düzenlenecekse onun ad ve soyadını” içermesi şartındaki kişi lehtardır ve bu unsurun alternatifi yoktur.

Lehtar gerçek veya tüzel kişi olabilir. Tüzel kişiliğin ise türü önemli değildir. Dolayısıyla ticaret şirketi, dernek, vakıf söz konusu olabileceği gibi kamu tüzel kişisi de söz konusu olabilir. Yargıtay bono alacaklısı olarak sadece firma isminin yazılmasını ya da adi ortaklık ibaresini kabul etmemekte, bu tür bonoları geçerli saymamaktadır. Örnek olarak, “Oto Parçacısı”, “Köroğlu İnşaat”, “Genç Turizm” , “Yahyaoğulları Ticaret” , “Ali Gün, Osman Gün ve Ort.” şeklinde bononun lehtarı olarak belirtilen ibareler Yargıtay tarafından geçerli sayılmamıştır. Ancak ticaret unvanı açıkça yazılmasa bile, bono üzerinde işletme adı vb. yer alıp da onunla ne kastedildiği o ticaret şirketi tarafından yapılacak ilk ciroda anlaşılıyorsa bu eksikliğin giderildiği kabul edilmektedir. (5)

Bonoda lehtarın varlığı şekil şartının gerçekleşmesi için yeterlidir. Lehtarın hayali, ehliyetsiz veya kısıtlı olması bononun geçerliliğini etkilemez. (6)

Birden fazla kişi lehtar olarak bonoda yer alabilir. Senette alacaklılar arasında teselsüle ilişkin bir beyanın bulunmaması durumunda her biri tek başına hareket ederek hissesi oranında alacağını talep hakkına sahiptir.

 

B.4 Düzenleme Tarihi ve Yeri

Düzenleme tarihi konusunda alternatif bir unsur yoktur. Bu nedenle senet metninde şeklen bir düzenleme tarihinin yazılı olması gerekir.

Düzenleme tarihinin senet düzenlendiği anda değil tedavüle çıkarken atılmış olması geçerliliğini etkilemez. Tedavüle çıkarken düzenleme tarihi atılmamış olan bonoların (açık bono) geçerli olduğu tartışmasızdır. Ancak icra takibine konulduğu anda düzenleme tarihi bulunmayan bir senet, bono olarak kabul edilemez.

Bononun hangi tarihte düzenlenmiş olduğunun senet metninde yazılmış olması şu bakımlardan önem taşır:

Ø  Bonoyu düzenleyen kişinin, kambiyo ehliyetine sahip olup olmadığı, bononun düzenleme tarihine göre kararlaştırılabilecek bir husustur. Bononun düzenlendiği tarih bilinmeli ki, senedi düzenleyenin o tarihte kambiyo senedi düzenleyebilme ehliyetine sahip olup olmadığına karar verilebilsin.

Ø  Görüldüğünde ödenecek vadeli bonolar, düzenleme tarihinden itibaren bir yıl içinde borçluya ibraz edilmesi gerektiğinden, bu bir yıllık ibraz süresinin hesabında başlangıç tarihi olarak düzenleme tarihinin bilinmesi gerekmektedir.

Düzenleme yeri ise bononun alternatifi bulunan zorunlu unsurlarındandır. Bonoda düzenleme yeri gösterilmemişse, düzenleyenin adı yanında yazılı yerde düzenlenmiş sayılır. Burada da bir yer belirtilmemişse, bu senet bono niteliğinde sayılamaz. Düzenlenme yerinin hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde anlaşılabilir olması koşulu ile, kısaltılmış olarak yazılması halinde senet geçersiz olmaz. Örneğin İstanbul için İst. Veya Ankara için Ank. yazılması uygulamada da karşımıza çıkmaktadır.

 

B.5 Düzenleyenin İmzası

Bonoda düzenleyenin imzası da temel şekil şartlarından birisidir. Ancak bu imza el ile atılması gerekmektedir. Dolayısıyla elektronik imza, mühür, parmak izi vs. içeren senetler, usulüne göre onaylanmış olsalar da bono olarak nitelendirilemezler.

Bono birden fazla kişi tarafından da düzenlenebilir. Bu durumda bu kişiler müteselsilen sorumlu olurlar. Ancak bu imzalardan bir tanesi geçersiz olsa bile “imzaların bağımsızlığı” ilkesi gereğince bu senet imzası geçerli olanlar bakımından bono niteliğini taşır. Fakat düzenleyenden başka kişilerin senet üzerine imza atmaları aval (kambiyo kefaleti)” olarak nitelendirileceğinden sıfatlar kesinlikle belirtilmelidir.

Uygulamada şirket mühür veya kaşelerinin üzerine şirketi temsile yetkili kişilerin imza attıklarını görüyoruz. Yargıtay’ın yerleşik hale gelen içtihatlarına göre yönetim kurulu üyesi tarafından atılan imzalardan birisi kaşe üzerine bir diğeri kaşe dışına atılmış ise atılan bu ikinci imza artık kambiyo kefaleti dediğimiz kurul olan avaldir. (7)

Ticari vekil ve vekalet ilişkisi söz konusu olduğunda bu kişilerin kambiyo senedi düzenleyebilmeleri için özel yetki ile yetkilendirilmeleri gerekir. Ticari temsilcinin ise tacir adına kambiyo senedi düzenleme yetkisi esasen vardır ve bu yetkinin sınırlandırılması iyiniyetli üçüncü kişilere karşı hüküm ifade etmez.

 

B.6 Ödeme Yeri

Ödeme yeri de tıpkı düzenlenme yeri gibi alternatifi bulunan zorunlu unsurlardandır. Ödeme yeri bono üzerinde gösterilmesi gerekir. Eğer ki belirtilmemişse senedin düzenlendiği yer ödeme yeri ve aynı zamanda düzenleyenin ikametgâh adresi sayılır. Düzenleme yeri de belirtilmemişse düzenleyenin adı yanında yazılı olan yer hem düzenleme yeri hem de ödeme yeri sayılır.  Senedi düzenleyenin adı yanında da herhangi bir yer belirtilmemişse, o senet adi senet sayılır dolayısıyla bono niteliği taşımaz.

Ödeme yeri mülki taksimatla gösterilebilir; posta adresi şart değildir. “Ödeme yeri: Adana” gibi. Adres de verilebilir: “Poyrazlı Sok. No:644 Nişantaşı/İstanbul” gibi. (8)

 

B.7 Vade

Vade, bononun şekil unsurları arasında yer almakla birlikte zorunlu bir şekil şartı değildir. Dolayısıyla vade konusunda bonoda bir unsur eksikliği söz konusu olmayacaktır. Zira vade şekli gösterilmemiş bir bono, görüldüğünde ödenir.

4 tür vade şekli vardır:

Ø  Belirli günde

Ø  Düzenleme tarihinden itibaren belirli bir süre sonra

Ø  Görüldüğünde

Ø  Görüldüğünden belli bir süre sonra.

Vadesi gösterilmeyen bir bono kanunen görüldüğünde ödenmesi şart kılınan bir bono olacağından, ya kanunda belirtilen diğer 3 tür vade özel olarak zikredilir ya da görüldüğünde ödenecek vade devreye girer.

 

C. BONODA İSTEĞE BAĞLI KAYITLAR

Bazı hallerde bono üzerine yetki kaydı konulabilmektedir. Bu kayıt bazı hallerde geçerli bazı hallerde geçersiz olabilir. Bono üzerinde yetki kaydı yetki sözleşmesi niteliğinde olup 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 17. maddesi gereğince tacirler ve kamu tüzel kişileri ancak aralarında doğmuş veya doğacak uyuşmazlıklarla ilgili yetki sözleşmesi yapabilirler.

Bazı hallerde de muacceliyet kaydı adını verdiğimiz kayıtlar uygulamada karşımıza çıkmaktadır. Örneğin kişi taksitle mal satın almak istedi ve her bir taksit için ayrı bono düzenledi. Satıcı bonolara “bonolardan biri ödenmediği takdirde diğer bonolar muaccel hale gelecektir.” şeklinde bir kayıt koymak istediği takdirde söz konusu kayıt geçersiz sayılacaktır. Ancak bu kaydın varlığı bononun geçerliliğine bir etki etmez. Muacceliyet kaydı ayrıca bir sözleşmede belirlenmedikçe anılan kayıt ilgililer yönünden hiçbir sonuç doğurmaz.

D. SONUÇ

Türk Ticaret Kanunu’nda ticari hükümler konulurken kanun koyucu, ticaret hayatının hızlı işleyebilmesi için şekilciliğe karşı bir anlayış benimsemiştir. Buna istisna olarak ise kıymetli evrak hukuku gösterilir. Çünkü Kıymetli Evrak Hukuku’nda şekilcilik esastır. Kambiyo senetleri de çok katı şekil kurallarına tabi tutulmuştur. Yukarıda bahsettiğimiz unsurların da mutlaka bonoda bulunması gerekir. Ancak bu kurallara uygun bir şekilde düzenlenen bono üzerinde işlem yapılabilir. Aksi durumda bono adi senet vasfını alır, kambiyo senedi vasfını alamaz.

                                                                              

 

(1)  Bono’da Zorunlu Şekil Unsurları – DERYAL –Ankara Barosu 2002

(2)  Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin E. 2014/30231 K. 2015/4367

(3)  Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E. 2003/19-781 K. 2003/768 

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E. 2003/19-290 K. 2003/286

(4)  Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E. 2013/12-2442 K. 2015/1545

(5)  Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E. 2001/11-199 K. 2001/244

(6)  Kıymetli Evrak Hukuku Esasları Poroy – Tekinalp S. 130

(7)  Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E. 2011/12-480 K. 2011/598

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin E. 2012/5967 K. 2012/24221

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin E. 2013/17562 K. 2013/24301

(8)  Kıymetli Evrak Hukuku Esasları Poroy – Tekinalp S. 128

vioft2nntf|10102E5E37FETablo_14_2|c11
vioft2nnt8|00102E5E37FE|kajudata_v3_bursali|Tablo_14_2|c11|3FA44EFC-7B78-41A2-876F-25916FD74A91

Diğer Makaleleri

Bursalı Hukuk Bürosu

BHB 2004